Türkiye'nin İlk Televizyon Yayını

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin televizyon deneme yayınına başladığı 1952-53 yıllarında, bu teknoloji henüz Ortadoğu ülkelerine girmediği gibi, Avrupa’da da emekleme aşamasındaydı. ABD’de 200 civarındaki istasyona karşı, İngiltere’de beş, Fransa’da üç istasyon bulunuyordu.
İTÜ’nün bu alandaki öncülüğünün arkasındaki isim, İTÜ Elektrik Fakültesi Yüksek Frekans Kürsüsü profesörü Mustafa Santur’du. Santur’un dekanlığa hitaben yazdığı, 16 Temmuz 1951 tarihli dilekçe, televizyonun Türkiye macerasının başlangıç noktası olur. Santur, özetle 36 bin TL istiyor, “cihazların satın alınması için gerekli muamelenin yapılmasını derin saygılarımla rica ederim” diyordu. Cihazlar Doçent Adnan Ataman tarafından Hollanda’daki Philips firmasından bizzat teslim alınmış, Perşembepazarı’nda gemi direkleri yapan bir imalathaneye ısmarlanan verici anteni, cami minareleri alanında uzmanlaşmış bir inşaat kalfasıyla birlikte kürsüdeki öğretim üyelerinin ve hademelerin çabasıyla bir kış günü Taşkışla’nın çatısına takılmıştır. Adnan Ataman ilk günlerde, yayınların ulaşması açısından Bebek, Kasımpaşa gibi çukurda kalan semtlerin şanssız, Adalar, Suadiye gibi bölgelerinse şanslı olduğunu söylüyordu.
İlk dilekçeden tam bir yıl sonra, 3 Temmuz 1952’de okulu ziyaret eden Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’a, Yunan Kralı ve Kraliçesinin Türkiye’yi ziyaretiyle ilgili bir film izlettirilerek bir “ön açılış” yapılıyor, 9 Temmuz’da ise ilk yayın gerçekleştiriliyordu. Kore’deki Türk birlikleriyle ilgili bir filmin de gösterildiği ilk günün ilk konuşmacı konuğu Burhan Felek’ti. Felek, doğrudan doğruya televizyon konulu bir konuşma yapıyor, İTÜ’deki donanımın daha önce Londra’da gördüklerinden hiçbir farkı bulunmadığını söylüyordu. Yıllar sonra Felek, o tarihî günle ilgili şunları anlatacaktı: “Ortadaki üst dişimin takma kısmı yerinden oynamıştı. Geçici olarak başkasını taktırdım ve televizyona gittim. On dakika kadar konuştuğumu, dişimin düşmemesi için nasıl endişe ettiğimi gayet iyi hatırlıyorum. O zaman kullanılan ark lambalarının sıcaklığından çok rahatsız olduğumu hiç unutmuyorum. Ne söylediğimi ise, doğrusu pek hatırlamıyorum.” Taşkışla çıkışı Beyoğlu’na giden Felek, orada kalabalık bir radyo mağazasına girmiş, mağazadaki televizyondan az önce kendisini izleyenlerle tanışmış, mağaza sahibinin ekrandaki görüntüyü gayet başarılı bulduğunu öğrenince çok sevinmişti.


Taşkışla’daki üç beş davetli, birkaç mağazada toplaşan halk ve evlerinde yayını alan birkaç ayrıcalıklı izleyici dışında şehre televizyonun geldiğinden kimsenin haberi yoktu. O günlerde dördü İTÜ’de olmak üzere İstanbul’da sadece 10 alıcı cihaz bulunuyordu. İTÜ TV haftada bir, cuma akşam üstleri, bazen de cumartesi sabahları bir saatlik yayın yapıyordu. Bir süre sonra yayın günü perşembeye çevrilerek uzun yıllar öyle devam etmiş, yayınların on beş günde bire indirildiği dönemler de olmuştu.
1954 Şubatı’nda, İstanbul’da her perşembe, 17:00-18:00 arası, Teknik Üniversite Televizyonu’nun nerelerde seyredilebileceği Radyo Haftası’nın Caz-Dans Dünyası ekinde sıralanıyordu: İTÜ Gümüşsüyü binası 501 no’lu anfi, İstiklâl Caddesi Mıhçıoğlu mağazası, İstiklâl Caddesi Lâle Sineması karşısında Osman Güzel mağazası, Pangaltı Radyo Şara müessesesi, Harbiye Orduevi karşısında Kırmız müessesesi, Harbiye Orduevi karşısında Mende radyo mağazası, Çarşıkapı Takfor Güleryüz radyo mağazası, Sirkeci Muradiye Caddesi Herses ticarethanesi, Beşiktaş Halim Mengen radyo mağazası ve Galata Abdullah Güzelbey ticarethanesi… Dünya gazetesinin aktardığına göre, bu mağazalardan birinin vitrinindeki ekranda “Minik Vali” Fahrettin Kerim Gökay’ı gören bir evin hizmetkârı, akşam eve dönüşte, hanımına şöyle demişti: “Amanın hanımefendi! Valiyi bugün radyo gutusunun içinde gıpırdanıp bağırır çağırırken gördüm. Her şey aklıma gelirdi emme, valinin makine içine girecek gadar ufalacağı aklıma gelmezdi.”
1953 Mayıs’ında Gümüşsuyu’nda İTÜ’nün içinde bir salonda açılan UNESCO Yeni Malzemeler Sergisi’nden yapılan sürekli yayınlar da büyük ilgi gördü. Sergideki ürünlerin neredeyse tamamı -eldivenler, biblolar, gözlükler, yazı takımları- plastiktendi. Böylece İTÜ, hem bu sergiye ev sahipliği yaparak hem de sergiden naklen yayınlarla, 20. yüzyılın geleceğini okumuş, televizyon teknolojisini ve plastik endüstrisini halka tanıtmıştı.
Kaynak: 1953, Radyo Âlemi
Türkiye'nin İlk Televizyon Yayını Türkiye'nin İlk Televizyon Yayını Reviewed by Konya Blog on 2/21/2018 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.